Cildimiz gün boyunca sayısız dış etkenle karşı karşıya kalır. Güneş ışınları, hava kirliliği, stres ve kullanılan kozmetik ürünler zamanla cildin doğal dengesini bozar ve doğal cilt bariyerini zayıflatır. Kuruluk, tahriş, kızarıklık ve yıpranma gibi sorunlar ise hem yetişkinlerde hem de bebeklerde sıkça görülür. İşte tam bu noktada doğanın sunduğu şifalı yağlar ve özler devreye girer. Özellikle hodan yağı ve sarı kantaron yağı, yüzyıllardır bilinen ve cilt onarımında öne çıkan iki doğal bileşen olarak dikkat çeker. Zengin içerikleri sayesinde cildin yenilenmesine, korunmasına ve sağlıklı bir görünüm kazanmasına destek olurlar.
Hodan bitkisi (Borago officinalis), mavi-mor yıldız şeklindeki çiçekleri ve tüylü yapraklarıyla bilinen, Akdeniz kökenli şifalı bir bitkidir. Türkiye’de de Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişen bu bitkinin en değerli kısmı ise tohumlarıdır.
Hodan tohumlarından elde edilen yağ, yüksek oranda gamma-linolenik asit (GLA) içerdiği için cilt sağlığında önemli bir yere sahiptir.
Yüksek E vitamini içeriği ile de cildi serbest radikal hasarlarından korur ve cildin nemli ve esnek kalmasına yardımcı olur.
A, D ve K vitaminleri ile omega-3 yağ asitleri içeriği ile hücre yenilenmesini teşvik eder ve cildin esnekliğini korur.
Hodan yağı, günümüzde özellikle kozmetik ve dermatolojik ürünlerde cildi besleyen, nemlendiren ve onaran doğal bir kaynak olarak öne çıkar.
Doğal yapısıyla hodan yağı, özellikle hassas ciltlerde güvenle tercih edilebilecek güçlü bir nemlendirici ve onarıcıdır.
Sarı kantaron bitkisi (Hypericum perforatum), sarı renkteki çiçekleriyle tanınan ve halk arasında “koyunkıran” ya da “binbirdelik otu” olarak bilinen şifalı bir bitkidir. Akdeniz’den Avrupa’ya kadar geniş bir coğrafyada yetişen sarı kantaron yüzyıllardır hem ruhsal hem de fiziksel tedavilerde kullanılmıştır.Çiçeklerinden elde edilen yağı, özellikle cilt yenilenmesini desteklemesi, tahrişi yatıştırması ve doğal bir onarıcı görevi görmesiyle öne çıkar. Günümüzde de sarı kantaron yağı kozmetik ve bakım ürünlerinde doğal bir cilt dostu bileşen olarak değerini korumaktadır.
Sarı kantaron yağı biyoflavonoidler, antioksidanlar, hiperisin ve hiperforin dahil birçok aktif madde içerir.
Cilde uygulandığında, sarı kantaron yağı etkilenen bölgeye kan akışını artırarak yanıkları ve sıyrıkları tedavi eder. Kremlerin içindeyken mikroorganizmaları öldürerek açık yaraların temiz kalmasına yardımcı olur. Ayrıca hassas cildi yatıştırmaya yardımcı olduğu da bilinmektedir.
Geleneksel kullanımının yanı sıra modern kozmetikte de yer bulan sarı kantaron yağı, cildin onarılmasına ve dengelenmesine katkıda bulunur.
Sarı kantaron yağı, cilt hücrelerinin yenilenme sürecini destekleyen doğal bileşenler açısından oldukça zengindir. İçeriğinde bulunan hiperisin ve flavonoidler, ciltteki mikro hasarların onarılmasına ve yeni hücre oluşumunun teşvik edilmesine yardımcı olur. Bu sayede yaraların daha hızlı iyileşmesine, lekelerin görünümünün hafiflemesine ve cildin genel canlılığının artmasına katkıda bulunur. Düzenli kullanıldığında, sarı kantaron yağı cildin doğal yenilenme döngüsünü güçlendirerek daha pürüzsüz ve sağlıklı bir görünüm sağlar.
Cildin yaşlanma sürecinde en büyük etkenlerden biri serbest radikallerin hücrelere verdiği hasardır. Bu serbest radikaller, güneş ışınları, çevresel kirlilik, stres ve yanlış beslenme gibi faktörlerle artar. Hodan yağı ve sarı kantaron yağı, sahip oldukları zengin antioksidan içerikleri sayesinde cildi bu olumsuz etkilere karşı korur.
Düzenli kullanımda bu iki yağın antioksidan etkisi, ciltte daha canlı bir görünüm sağlar, ince çizgilerin ve yorgunluk izlerinin azalmasına yardımcı olur. Böylece cilt yalnızca dış etkenlere karşı korunmaz, aynı zamanda doğal parlaklığını da geri kazanır.
Bebeklerin cildi, yetişkinlere göre çok daha ince ve hassastır. Bu nedenle nem kaybına, tahrişe ve dış etkenlere karşı daha savunmasızdır. Doğal yağlar arasında yer alan hodan yağı ve sarı kantaron yağı, bebek cildi için en değerli destekleyicilerden ikisidir.
Bu yüzden pek çok doğal içerikli bebek bakım ürününde hodan ve sarı kantaron yağları özel olarak tercih edilir.
Bebeklerin hassas cildi, günlük hayatta nem, sürtünme ve bez kullanımı gibi faktörlerden dolayı kolayca tahriş olabilir. Bu nedenle pişik önleyici ürünlerin hem güvenilir hem de doğal içeriklerle zenginleştirilmiş olması büyük önem taşır. Le Natura Organik ve Vegan Sertifikalı, Prebiyotikli Yenidoğan Bebek Pişik Önleyici Krem. formülünde yer alan hodan yağı ve sarı kantaron yağı sayesinde bebeğinizin cildine ihtiyaç duyduğu koruma ve onarımı bir arada sunar.
Le Natura, bu doğal bileşenleri modern kozmetik anlayışıyla birleştirerek bebeğinizin cildine nazik ama etkili bir koruma kalkanı oluşturur.
Bebeğinizin minicik cildindeki her gülümseme, onun huzuru kadar kırılgandır. Gündelik değişimler, sıcaklık, nem ve sürtünme bebeğinizin hassas cildini kolayca etkileyebilir. İşte tam da bu noktada Le Natura’nın doğayı bilimle buluşturan formülü devreye girer: hodan yağı ve sarı kantaron yağı içeren organik, vegan ve prebiyotik destekli pişik kremi, bebeğinizin cildine hem koruma hem onarım sağlar.
Le Natura ile doğallığın gücünü keşfedin ve bebeğinizin cildine hak ettiği güvenli bakımı sunun.
İlginizi Çekebilecek Diğer Blog Yazılarımız
Göbek Bağı Bakımı Nasıl Yapılır? Miseler Su ile Hassas Temizlik İpuçları